top of page
Ara

Yalnız Mıyım?



   Yalnızlık kavramı insan çevresinde kimsenin olmaması durumunu ifade eder. Ruh sağlığı alanında kullanılan yalnızlık kavramı ise bağlanma, onaylanma ve sevilme gibi ihtiyaçların karşılanmamasıdır. Yalnızlık hali , her insanın yaşamının belli dönemlerinde karşı karşıya kaldığı , buna karşılık şiddeti kişiden kişiye değişen bir süreçtir. Uzun süre yaşanmasının insanın temel ihtiyaçlarını karşılamada zorlayacağını ve bir noktada yaşamı tıkayıp depresyona yol açabileceğini düşünüyorum .  Yalnızlık hali , bir gönüllü geri çekilme sonucunda yaşanıyorsa ruh sağlığını koruma belirtisidir. İçsel veya dışsal sebeplerden kaynaklanıyorsa ruh sağlığı bozukluğuna dönüşebilir. Kişinin yalnızlığı nasıl algıladığı ve nasıl yaşadığı , çocukluk deneyimlerine ve büyüme süreci boyunca nasıl , ne kadar, neden yalnız kaldığına bağlı olarak değişir. Kişinin hayatını devam ettirebilmesi için belli başlı ihtiyaçları vardır. Bunlardan şöyle bahsedebiliriz: Açlık , susuzluk gibi temel yaşamsal ihtiyaçları kapsayan fizyolojik ihtiyaçlar, dış faktörlerden korunma durumunda güvenlik ihtiyacı ; aidiyet ,sevgi, kabul görme gibi ihtiyaçları karşılayan sosyal ihtiyaçlar; statü ,başarı gibi durumlarda değer verilme/saygınlık ihtiyacı; gelişim, yaratıcılık , psikolojik büyüme gibi durumlarda ise kendini gerçekleştirme ihtiyacından bahsedebiliriz. Yalnızlık, insanın temel psikolojik ihtiyaçlarını karşılamasını engeller. Bunun yanında ihtiyacın yargılanması, sıralanmaması ,sorumluluğunu almama ,tamamlanmamış işler ve çevresel alternatiflerin kullanılmaması gibi durumlarda da ihtiyacın karşılanması engellenir. Bu da yaşam kalitesinin giderek düşmesine yol açar.

  İki insan arasında kurulan ilişkinin ritmi vardır. 5 aşama halinde gerçekleşen ilişki kurma ritminin herhangi bir aşamasında gerçekleşen eksiklik veya boşluk ilişkiyi temelden sarsıp ilişkinin  kopmasına neden olacaktır. Bu ritmin aşamalarını izolasyon, ilişkiye hazırlık, temas, yakın ilişki , iç içe geçme şeklinde sıralayabiliriz. İzolasyon, iki tarafın da birbirinden ayrı kaldığı dönemdir .İlişkiye hazırlık ; iki tarafın birbirine olan ihtiyacını hissettiği , birbirini özlediği dönemdir. Temas , iki tarafın da faklı düşüncelerde yan yana durduğu, birbirlerinin fikirlerine karşı saygı duyduğu dönemdir. Yakın ilişki döneminde herkes kendi gibidir, benzer duygular paylaşılır. İç içe geçme dönemi ise iki tarafın da aynı düşünüp aynı hissettiği dönemdir. İsminden de anlayacağımız gibi. Ritmin bozulması sosyal yalnızlığa da duygusal yalnızlığa da neden olabilir. Sosyal yalnızlık , bireyler arasındaki sosyal ilişkilerin tatmin edici şekilde olmamasıdır. Bu dönemde sıkılganlık, çevrede kabul görmeme hissi ve marjinallik halleri görülmektedir .Duygusal yalnızlık ise ; sosyal çevrede bulunan insanlarla yakın , samimi duygusal ilişkilerin yokluğu ve ihtiyaçların karşılanamaması olarak anlamlandırılmaktadır. 

 Psikolojinin alt dallarında da yalnızlık farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Gelişim psikolojisi yakınlık ihtiyacının doğumla başlayıp yaşam boyu devam eden evrensel bir ihtiyaç olduğunu ileri sürer. Çocukluk boyunca yalnızlığa maruz kalan bireylerin yaşamlarının devamında sağlıklı ilişkiler kuramayacağını ve çocukların yaşıtları ile ilişki kurmaları gerektiğini söyler. Evrimsel psikolojide de durum pek farklı değildir. Diğerleriyle bir arada olan kişilerin psikolojik ve fizyolojik  sağlık açısından hayatta kalma başarısının yüksek olduğunu savunur. Sosyal psikoloji , yalnızlığı daha çok aidiyet ihtiyacı üzerinden anlamlandırmaya çalışır. Aidiyet ihtiyacını önemini vurgular ve bu ihtiyaç giderilmediğinde fiziksel sağlığın bozulması, depresyon, anksiyete gibi patolojik sorumların ortaya çıkma ihtimalinin fazla olduğunu düşünür.  Klinik psikoloji ise yalnızlığı bir kişinin arzuladığı ilişki ile yaşadığı ilişki arasındaki uyumsuzluk sonucunda oluşan , öznel psikolojik bir durum olarak tanımlar. Biricik bir deneyimdir .Bahsedilen somut bir kavram değildir. Yani insanlar yalnızken kendilerini yalnız hissetmeyebilir. Kalabalık içinde yalnız hissedebilirler. Yalnızlığın ruh sağlığı üzerindeki etkisi oldukça olumsuzdur. Yaygın olarak anksiyete bozukluğu , panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk , yeme içme bozukluğu , bağımlılıklar ve depresyon gibi etkileri büyük rahatsızlıklara yol açabilir .Böyle sonuçlar elde etmemek için elimizden geldiğince çocuklarımızı sevgi dolu ve iletişim , etkileşim içinde yetiştirmemizi öneriyorum. Onlarla iletişim kurmalı ve yaşıtlarıyla iletişim kurma konusunda desteklemeliyiz ki ileride yaşanacak sorunların biraz olsun önüne geçilsin. Yalnızlık problemi yaşadığını düşündüğümüz bireyle karşılaştığımızda ise destek alması konusunda onu desteklemeliyiz.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Nomofobi

Comments


bottom of page